3 Nis 2012

Paylaşmanın dayanılmaz enayiliği.


Varda Branda


Mehmet Sütçü



Kendimden biliyorum, yemin ederim.
Yıllar önce Yelken Dünyasında Sn. Hakan Çoker’in bir yazısını okumuştum.
Beni etkilediği için aklımda kalmış.
‘Paylaşmak Mutluluktur’ başlığı altında, kullanılmadığı zamanlarda teknenin marina, tamir, bakım gibi masraflarının paylaşılması koşuluyla başka bir kişiyle ortak kullanımının, ‘Paylaşımın’ faydalarını anlatıyordu.

Çok güzel bir fikirdi ve hoşuma gitmişti. Çünkü birçok tekne ben Marmaris’ de bulunduğum zamanlarda gördüğüm üzere yaz, kış fark etmeden sahiplerinin ilgisine muhtaçtı. Yaz sezonunda bile sahiplerinin hiç gelmediği tekneler vardı ve bazılarının durumu çok kötüydü. Kışın ise marina bir tekne mezarlığı gibiydi. 700 teknelik marinada giriş çıkış yapan tekne sayısı taş çatlasa 150 yi geçmezdi. Onlarda zaten hep bildik, tanıdık insanlardı. 
Bu makul ölçüdeki paylaşımın bile bazı sorunları olduğunu da anlatmıştı yazısında Hakan Çoker.
Ben yıllarca çalıştım ve bir zaman geldi ki emekli oldum.
Bundan sonra vaktimi sevdiğim ve aynı zamanda uğraşı olarak yapmak istediğim denizcilik ve yelkenciliğe ayırmak, bir sivil toplum kuruluşu olan yelken kulübünde gönüllü çalışarak değerlendirmek istedim. Bir sene sonunda hüsran ve hayal kırıklığı vardı. Kulüp işlerini belki bilirsiniz. Paylaşmak, gönüllülük adı altında birilerinin birilerini sömürdüğü yerler olma özellikleri olduğunu fark ettiğimde artık çok geçti.
Bazı amatör denizcilik paylaşım forumlarında, guruplarında da ‘ Bilgiyi paylaşmak’ adı altında toplanılır. İlk başta cazip gelir. Bazı bilgiler edinirsin çok hoştur. Etkinlikler yapılır, toplantılara katılırsınız, güzel dostluklar oluşur. Faydası da olur bu etkinlik ve dostlukların.
Ama sonra bir tartışma çıkar, taraflar oluşur. Herkes birbirini suçlamaya başlar kavga çıkar.
Anaaaa… Bir bakarsınız ki dostluk, paylaşımdan bazıları maddi çıkar sağlıyormuş meğerse.
O zaman kendi kendinize sorarsınız….
Ule n’ oldu bu fenomen dostluk, paylaşım teraneleri içinde yüzen guruba…
Meğerse beleş değilmiş o kadar bilgi, anı, tecrübe paylaşımı, dostluk ….
Eğitim, sohbet tadında, Haydi Yunan adalarına yelken yapalım falan…
Ben ticarete karşı değilim. Ama bunu dostluk, bilgi paylaşımı, ‘Ben şu saatte çıkıyorum hadi gelen var mı’, ‘ 'Şöyle çifte direkli günlük yelken teknesi yapıyorum, isteyen var mı?’  kisvesi altında reklamları paylaşım etiğine yakışmaz bana göre.
Hele, hele işlerini fark edip taş koyduğunda adamı bir dakikada yalancı çıkarıp, omurgasız olmakla suçlayıp, anlatılanları anlamamış gibi yaparlar.
En çok koyanda bu olur.
Şimdi birileri üretimden, bilgi, anı, tecrübe paylaşımından bahsedip kendine adam arıyor.
Gazete reklamlarıyla.
Birileri de tekneleriyle adalara gidip balık, rakı partileri yapıyor.
28 bin üyesi olduğunu iddia eden birisi var.
Merak ettim bir yahoo’da gurup kurdum. Buraya nasıl üye çekilir dedim.
Arkadaşlar geldi…
Sonra fark ettim ki günde 10 üye yapabiliyorum.
Ama nasıl?
Herhangi bir e-posta adresini üye yapıyorum, adama sormadan…
Moderasyon ayarlarından üyeliği web only’ e çeviriyorum…
Adamın haberi bile yok üye olduğundan.
Sonra diyorum ki benim 30 bin üyem var…
Ama o guruba bir link verip tıklanmaya bakın…
Bir haftada 150-300 tıklanma…
Demek ki üye sayısı 5 bin değil..
Velev ki 28 bin…
Bu ortalama 100 bin amatör denizcilik kamuoyu eder…
Neredeler bilâder…
Neredeler yahu.. 
Yani; her şey balon…
Zaten, ihtiyar moderatör link vermeye kızıyor…
Yazıyı komple yaz da işe yarasın diyor..
Sebebi bu…
Dikkat edin, dümen böyle çalışıyor….


1 yorum:

mehmet taner ünsalar dedi ki...

VAAVVV!.. MEHMET KAPTANIM ,NE KADAR KIZGINSIN ?önüne hamsi sürüsü çıkmış jaws gibisin.bence eskiyi bırak ,yaşamaya bak.şarkı sözü gibi oldu ama!..hayat böyle..SENİ İZLEMEYE DEVAM EDİYORUZ.