29 Mar 2012

Körler, sağırlar birbirini ağırlar yelkencileri.


Varda Branda


Mehmet Sütçü



İnternette yelken yaptıran adam.
Nasıl oluyorsa artık.
Komik bir durum…
Neyse…
Esas konu şu;
Amatör denizciliğimizin ve yelkenciliğimizin neden sanal kaldığının bir işareti olan bu yazı, ulusal basınımız kullanılarak kişisel reklam ve belki de çıkarlar uğruna yapıldığı gün gibi ortada.
Üyelerini azarlayan ve buna rağmen hizmet aşkı ile bu işi yaptığını yazan bu sevimli! ihtiyar,  politika ve polemikten uzak durduğunu beyan etmesine rağmen kişilere hakaret eden ve belli bir görüşü yansıtan tam polemiklik köşe yazarı yazılarının mesajlarını yayınlayıp, karşı savunma mesajlarını polemik diye silen kişi.
Zamanın, tecrübeyle yoğrulmuş ama gelişmeyi doğa katliamı ile mümkün olduğunu savunan doğa sever yelkencisi.  
Hoş bu hakaret mesajlarında adı geçen bazı (eskiden birinin yazdığı gibi) “Deniz piknikçisi” bir gurubun üyeleri, tüm bu yazıları yutup köşelerine çekildiler ya…
Ben böyle olmadığını sanıyordum ve o guruba üyeydim o zamanlar…
Neyse..
Genelde sezon gelince bağlama yeri, zehirli boya ve mekanik bakım için ödemeler başlar…
Yıllardır aynı muhabbet…
Amatör denizcinin bağlama yeri ve bayrak sorunu mutat olduğu üzre devam ediyor yine.
2 sene önceki af şeklinde çıkan geçici kanun, bayrak sorununa çare gibi gösterilse de tam bir fiyasko ile sonuçlanıp, yüzlerce beygir ile denizlerde gezen motor yat ve mega yatlara yaradığı sonradan anlaşıldı ne yazık ki.
İnternette sanal yelken yapanlar ve bazı yelkenci, yatçı kardeşlerimiz , bu sorunların ülke gündemine taşınması    için kişisel öne çıkma hırsı ve gayretleri yüzünden kamuoyu oluşmasına hep duvar ördü.
Bunun nedeni “Elitist” amatör denizciler, yelkenciler oldu hep.
‘Çulsuzla beraber aynı denize mi gireceğim’ düşüncesinde olanlar, amatör denizciliği “Yatçılıkla” karıştırıp tabandan yani halktan kendilerini ayırdılar.
Oturdukları sırça köşklerde, tüm amatör denizciliği ve yelkenciliği İstanbul’dan ibaret sandılar.
Bu durum çok zor dönüşecek bir hale geldi.
Halkın gözünde, frenkçesi 'İmaj', zengin yatçı oldu.  
İnternette sanal yelkenleriyle “Yatçılık” yapmaya devam ediyorlar.
Ama bir taraftan da ağlanmaya da başladılar.
Çünkü ucu artık kendilerine, yani ‘Elitist’ yelkencilere de dokunmaya başladı.
11-12 metre bir tekne için senede sadece bağlama parası 10-15 bin TL arası olunca tabii. 
‘Bağlanma sorunu var, şimdi sivil toplum kuruluşları (deniz piknikçileri! gibi oluşumlar) bunu gerekli yerlere duyurması, kamuoyu oluşması için destek olalım....’
diyorlar.
Günaydıııııın…
Bu ülkenin anlı şanlı yelken, yat kulüpleri yok mu?
Nerdeler?
ADF bir federasyon…
Bu konuda ivme kazandıracak çalışmaları, ADF’ yi harekete geçirecek üye kulüpler değil mi?
Kamuoyu, işte bu değil mi?
Sesleri cılız da olsa çıkmaya başladı ya, buna da şükür.
 ADF’ nin ve birkaç amatör denizci iyi adamların tüm bu polemiklerin dışında kalma gayretlerini şimdi daha iyi anlıyorum.
Ama ben mahallenin “Kral Çıplak abi” diyen amatör denizcisi halkındanım…
Tabandan yani…
Cesaretle...
Takkeleri düşürecek adam lazım.
Amatör denizci Bayanlar, Baylar;
Hele, hele teknesi de olanlar, özellikle sizlere söylüyorum.
Önümüzdeki yıllarda;
Bağlama yeri ve fiyatları,
Bayrak çekme hakkı,
Amatör denizcilik eğitimleri,
Deniz ve deniz kültürünün ilköğretimden itibaren ders olarak verilmesi
gibi konular ve sorunların çözümü için gerekli çalışmalara başlanmazsa, amatör denizcilik ve yelkencilik halktan koparak gerçekten 'Zengin yatçı' imaj olarak üstümüze yapışıp, bir zengin işi ve hobisi olmaya devam edecek.
Devleti yöneten politikacılar yine, ' Basın ve Halk her sorunumuz tamam da sıra yatçılara mı geldi' diye eleştiri almamak için daha önce yaptıkları gibi 'Sizi anlıyoruz ama durum bu' diyecekler. 
Belki de ancak yaz tatillerinde denizi görüp, bin bir zorlukla kiraladığımız bir tekne ile yelken yapabileceğiz.
Bakın ÖTV, KDV ‘ yi saymadım, söz konusu bile yapmadım.
Çünkü Bayrak çekmek bir vatandaşın bilâ bedel, zaten ‘Anayasal’ hakkıdır.
Esas mesele, hakları bilmektir ve istemektir… 

4 yorum:

mehmet taner ünsalar dedi ki...

mehmet kaptan sorunları negüzel tarif etmişsin.tüm kurumların üstünde hepsini kapsıyacak bir üst kurul oluşturulmalı ki tüm denizcilerden tek ses çıksın!

BO RAY dedi ki...

ben türk vatandaşı isem..türkiyede yaşıyor isem..türk denizlerinde dolaşıyor ve türk malı sebze et yiyor ve türk rakısı içiyor isem ve tekne müziği olarak şembabve dinliyor isem... güvertede türkçe konuşuyorsam...teknemin kıçındaki nizami bayrak direğine bağlı bayrak da ay yıldızlı türk bayrağı olmalı ve her sezonda her ay başı değişmeli. yeni gıcır gıcır....milli onu ve gurur kaynağımızı olan.. sahibinin hertürlü vergiyi ödediği ve marina parasını şirkete masraf olarak geçirmeyen onurlu ve haysiyetli gezgin yelkenci. teknesi kendi adına kayıtlı olan... aylık emekli maaşından daha fazla aylık vergi ödeyen kişi..amerikada 150 dolarlık şirket kurup vergiden kaçınan yelkenci değil. adamlar 2x 150o hp lik motoryatlara vergi ödemiyorlar ve binlerce litre mazotu da şirket gideri olarak gösteriyorlar keza marina kiralarıda masraf... al kardeşim amerikan bayraklı devasa ferari motoryatını üç ayda bir 90 günlüğüne getir götür....nasıl olsa kaptanın var ayda 3000 dolar maaş ödediğin...devletin kasasından..

Adsız dedi ki...

Mehmet Bey,
"Deniz Piknikçileri" diyerek kastettiğiniz grup Gezgin Korsanlar mı?

Mehmet Sütçü dedi ki...

Evet...